Otoriteye İtaat : Milgram Deneyi

Milgram deneyi, otorite sahibi kişiler veya kurumların buyruğu altında otoriteye itaat ile kişisel vicdan arasındaki çatışmaya odaklanan psikoloji deneyidir. 

Sosyal itaat her zaman her yerde var olmasından dolayı, gündelik hayatımız içerisinde gözümüze batmayan rutin eylem olarak görürüz. İtaat kavramının mekanik işlevi göz ardı edildiğinde, yeni perspektif, taze bir soluk olarak duruma, insan psikolojisinin derinliği açısından yaklaşıldığında ise, ortaya kabul etmekte zorlanacağımız realite çıkıyor; insanın sıradanlığı. 

Görev bilinci Katılımcılar ve Deney Yöntemi Yale üniversitesi lisans öğrencileri ellerinin altında olan çalışmaya dahil edilebilecek en kolay deneklerdi. Psikolojide deneylerin lisans öğrencileri arasından seçilmesi geleneksel bir yaklaşımdı, fakat üniversite öğrencilerinin deneye katılmaları deneyi riske atabileceği endişesi ile denek yelpazesini genişletilerek New Haven’da yaşayan 300.000 kişi arasından seçilmek üzere, gazete ilanlarına başvurulup bir saatlik katılım için 4 dolar 50 sent teklif edildi ve 296 başvuru elde edildi.

 

otoriteye itaat, milgram deneyi

Milgram Deneyinin Yöntemi

Deneyde "öğretmen" ve "öğrenci" rolünde iki denek bulunuyor. Kura ile belirlenen öğretmen, öğrenci dengesi aslında kurmacadan ibaret. Öğretmene sözcük çiftleri veriliyor, o da sözcükleri teker teker okuyor, okuduğu her sözcük çiftinden öğrencinin doğru olduğunu düşündüğü kelime için cevap düğmesine basıyor. Yanlış cevap verildiğinde öğretmen önündeki düğmeye basıp öğrenciye elektrik şoku uyguladığı cezayı uyguluyor. 40 denekten 26'sı kademe kademe yükselen elektrik şokunun en yükseği olan 450 volt'u uygulayana kadar deneye devam ediyor.


Denekler

 

Fred prozi, işsiz

 

Denek, elli yaşlarında bakımlı sayılmayacak, hatta biraz ahlaksız görünüme sahip sıradan bir insan.

Fred Prozi, deneye başladığında sakinliğini koruyor. Kelimeleri yanlış cevaplayan kurbana şok uygulamaya başlıyor. Deney ilerledikçe ise deneğin gerginliği artıyor. Şok uyguladıktan sonra sandalyesini çevirip deneyciye yöneliyor. Kurbana karşı şok uygulamaya dayanamadığını, karşısında acı çeken insanın kendi iradesiyle kötülük edildiğine inanıyor. Bu durumdan rahatsızlığını deneyciye aktardığında, deneyci kendisine “deneye devam etmeniz çok önemli” diyor. Sandalyede şoka mağruz kalan öğrenci, bağırarak “beni buradan çıkarın, kalbim beni zorluyor” diyor, sonrasında kendisinin çıkarılması için çığlık atmaya başlıyor. Deneyci, deneye devam edilmesini bunun çok önemli olduğunu aktarıyor.

 

Bu noktada denek Fred Prozi’den can alıcı bir soru yöneltiliyor;

 

Denek : “Tüm sorumluluğu siz kabul ediyorsunuz değil mi?”

 

Deneyci : “ Sorumluluk benim. Lütfen devam edin”

 

Denek şok uygulamaya devam ediyor. Fakat en yüksek doz olan 450 volt verildiğinde öğrenciye söylenen kelimelere cevap alınamıyor. Kurban öğrenci sadece acı çekiyor. En sonunda deneyci deneyin tamamlandığını söylüyor.

Deneğin birçok itirazına, sürekli ve ısrarcı muhalefetine rağmen kendisine emredilen şokları uygulamaya devam etti. Şok uygulama eğiliminin sorumluluk duygusuyla yakından ilişkili olduğunu gözlenmiş oluyor. Şok uygulayan denek emir altında olduğunu hissine kapılıp, kendisinin birincil etken değil sadece aracı vazifesinde olduğuna kendisini inandırmış oluyor.

 

Karen Dontz, Hemşire

Karen Dontz, son altı yılını hemşirelik lisansı ile yarı zamanlı hemşirelik yaparak geçirmiş, 40 yaşlarında ev hanımı olarak tanıtılıyor.

225 Volt’ta, şok tuşuna basmakta tereddüt ettiğini ifade ediyor. 345 Volt şoku uygulanmadan önce, şok jeneratörü üzerinde tehlikeli ibaresini işaret eden Karen, deneyciden yanıt olarak şoklar acı verici olsa da kalıcı doku hasarına yol açmadıkları yanıtını alıyor. Karen, tehlikeli olmaması şartıyla kabul edip şok uygulamaya devam ediyor. 450 volt uygulanmadan önce “ya ona bir şey olduysa efendim” dediyse de şoku uygulamaya devam etti.

 

Elinor Rosenblum, Ev Hanımı

Eğitimini 20 yıl önce Wisconsin Üniversitesi’nde tamamlar iken kocası film dağıtımcısı olan Elinor, geçmişini anlatmaktan büyük keyif alan birisi. Sosyal sorumluluk projelerinde aktifliği ile bilinen, Milgram’ın ifadesi ile çok konuşan, geveze yapısı ile kendisini belirginleştiren yapıda. Deneyin başlarında şok denemekte temkinli yaklaşıyor. Görevi icra ederken projeye yetkinlik ve sosyal bir ifade yüklüyor, ancak kısa süre içerisinde deneyin içerisinde barındırdığı çelişkili durum karşısında afallıyor. Sözcükleri okurken iddialı, otoriter ses tonunu ön plana koysa da, 270 Volt’ta, öğrenciye doğru cevabı ses tonundaki vurgu ile anlatmaya çalışıyordu. Elinor skalanın sonuna kadar devam edip en yüksek 450 volt değerini üç kez uyguladı.  

 

Deney sonrasında anketör ile gerçekleştiren söyleşide, “üzerinizde en fazla ne kadar şok denemeye istekli olursunuz?” sorusuna “15 volt, fakat buna gerek bile olduğunu düşünmüyorum, 15 volt eğer denemek zorunda değilsem o kadarını bile istemem” diyor.


neden itaat ediyoruz


Analiz : Neden İtaat

Milgram itaat deneyinde birkaç yüz katılımcının emirlere itaatin rahatsız edici boyutu ortaya çıkıyor. Sosyal yaşamlarında iyi insanların otoriteye ve onun kötülük buyruklarına boyun eğdiğini görmek Milgram’ın ifadesi ile “sıradanlaşmış”

Hiyerarşinin Hayatta Kalma Değeri

İnsanlar yalnız olmadıklarını hiyerarşik konumlarından algılıyorlar. Doğada kuşlar, amfibikler ve memelilerde ast-üst ilişkilerinin olduğunu görürüz. Bu, insan gibi daha organize yaşayan canlılar için de geçerlidir. Birlik anlayışı bizlerin hayatta kalmasını kolaylaştırdığı gibi, türünde saadetini belirleyen asli unsurlardan birisine dönüşüyor. Bu görüş bizlere insanların sosyal yapılanmada “insanların içgüdüleri bu yönde olduğundan itaat eder” gibi salt güdüse,l kalıtımsal refleks olarak tanımlar isek itaat probleminin açılımı yüzeysel kalacaktır.

Aslında burada sunulan basit bir içgüdü fikridir. Onun yerine, insanların itaat potansiyeli ile doğduğunu ve bu potansiyelin toplumlarla gerçekleşen etkileşim sonucunda itaatkar bireylerin ortaya çıkışı şeklinde yorumlanabilir.

Sorumluluğun Kaybı

 Otoritenin emri altında bireyler kendilerini sorumluluk bilinci içerisinde buluyorlar, ancak otoritenin kendisinden istediği davranışların içeriğinden dolayı her hangi sorumluluk duygusu hissetmiyorlar. Böylelikle insanlar görev bilincine sadakat gösterdikleri esnada gelişen eylemsel süreçte vicdanlarını asli karar mekanizma olarak görmekten muaf tutuyorlar.